ReMe: Teknoloji, kar ve asteroitler üzerine

Öncelikle, Apple’ın yeni bombası iPhone 16E modelinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Fiyatı gördüğümde gözlerim faltaşı gibi açıldı, sonra da “Bu paraya evde klima taktırırım, serin serin yaşarım” dedim. SE serisinden buna geçiş yapmak, resmen bir servet dökmek demek. Artık kabul edelim: Android şu anda en mantıklı cihaz. Hem cüzdan dostu hem de “Ben bunu niye aldım?” diye sabahları aynada kendinize hesap vermiyorsunuz. iPhone’a vereceğim parayla Android alıp üstüne bir tatil bile yaparım, düşünün!


Bir diğer mesele, İstanbul’un bitmeyen kar yağışları. Tamam, ilk gün “Aa ne güzel, kartpostal gibi!” dedik ama artık yeter. Ayakkabılarım su alıyor, montumun fermuarı bozuldu, burnum akıyor. İlkbahar gelsin, çiçekler açsın, ben de pencereyi açıp “Oh be, dünya varmış!” diyeyim. Kar romantizmi bitti, şimdi sıra güneşli kahvaltılarda.

Netflix’te geçen gün “The Gray Man”i izledim. Büyük umutlarla oturdum başına ama ne yalan söyleyeyim, hayal kırıklığı. Ryan Gosling ve Chris Evans’a bayılırım ama film, “Hızlı aksiyon yapalım da senaryoyu boş verelim” havasındaydı. Sanki biri demiş ki “Bol patlama koy, kimse fark etmez.” Fark ettik! Bir dahakine daha az CGI, daha çok hikaye rica ediyorum.

Son olarak, içimi kemiren bir konuya değineyim: YR4 asteroiti. Şu “Dünya’ya çarpabilir” haberlerini okuyunca uykularım kaçtı. Hepimiz “Armageddon” filminin figüranı olmayalım da…

Next Post Previous Post