Televizyon tarihine Breaking Bad gibi bir başyapıt kazandıran ve ardından Better Call Saul ile bu evreni ustaca genişleten Vince Gilligan, uzun bir sessizliğin ardından yeni projesi Pluribus ile geri dönüyor. Günümüzün en yaratıcı senaristlerinden biri olarak kabul edilen Gilligan, bu kez izleyiciyi alışılmışın ötesinde bir dünyaya davet ediyor.
Apple TV+ yapımı olan Pluribus, Gilligan’ın önceki yapımlarındaki suç ve ahlaki ikilemlerden çok daha farklı bir yöne gidiyor. Daha önce gelen söylentilerde dizinin tonunun The X-Files’a yakın olacağı dile getirilmişti; yeni fragman bu iddiaları doğrular nitelikte. Gerilim, gizem ve kara mizahın iç içe geçtiği yapım, insan doğasına dair çarpıcı bir sorgulamayı merkezine alıyor.
Dizinin hikâyesi, ünlü bir yazar olan Carol Sturka’nın etrafında şekilleniyor. Yeni kitabını tanıtmak için Albuquerque, New Mexico’ya giden Carol, burada gizemli bir salgının ortasında buluyor kendini. Şehirde hızla yayılan bu virüs, insanları bir anda “mutlu ve memnun” bireylere dönüştürürken, yalnızca Carol etkilenmeden kalıyor. Dünyanın bir anda suni bir mutluluk haline bürünmesi, onun için bir kabusa dönüşüyor.
Apple, diziyi şu cümlelerle tanımlıyor: “Farklı türleri harmanlayan bu özgün hikâyede, dünyanın en mutsuz insanı, dünyayı mutluluktan kurtarmak zorundadır.” Bu tanım bile, Gilligan’ın hikâye anlatıcılığının sınırlarını bir kez daha zorlayacağının habercisi.
Başrolde, Better Call Saul’daki performansıyla büyük övgü toplayan Rhea Seehorn yer alıyor. Ona Karolina Wydra, Carlos-Manuel Vesga, Miriam Shor ve Samba Schutte gibi isimler eşlik ediyor. Kadro ve konu bir araya geldiğinde, Pluribus’un sıradan bir dizi olmaktan çok öteye geçeceği şimdiden anlaşılıyor.
Gilligan, bir kez daha insanın iç dünyasını, toplumsal yozlaşmayı ve mutluluk arayışını benzersiz bir dille sorguluyor. Pluribus, sadece bir salgın hikâyesi değil; insanlığın yapay mutlulukla olan tehlikeli flörtünü anlatan derin bir alegoriye dönüşüyor.